31 Aralık 2013 Salı

Yeni yıl,yenilikler!



Herhalde bu yazıyı 2-3 sene önce yazsam,2013'de neler oldu neler yaptık,2014 nasıl olsun diye daha geyiksel,alt metini olmayan bir şeyler karalardım,ama artık oğlum için umutlarım var!

Bu sene ben görmezden gelmeyi öğrendim.Hataları,defoları görmezden geliyorum.Bu bir kabul ediş aslında.İnsanların bile isteye seni kırma çabalarına girmesini görmezden geliyorum,Herkesin,senden türlü türlü incelikler,beklentiler içinde olduğunu ama hiçbirini aslında sana uygulamadığını görmezden geliyorum.Hırsla,kötülükle söylenen laflara gülüp geçiyorum.Laf yetiştirme,ders verme gibi hiç bir hırsım yok.Hiç kafama takmıyorum inanın gece mışıl mışıl uyuyorum.Kendini sürekli haklı görenlere,herşeyi bilenlere sadece tebessüm ediyorum.

Böyle daha iyi çünkü içimdeki insan böyle huzurlu,bu sele kapılıp kötüleşmiyor,hesaplar yapmıyor.Aksine olgunlaşıyor,büyüyor,büyütüyor.

Hemen buraya bir anektod şıkıştırmak istiyorum.Çınar 1 yaşlarındayken,kahvaltıya gittiğim bir arkadaşım,ben önce Çınar'ı yedirmeye çalışırken şöyle demişti."Yanlış yapıyorsun,önce kendi karnını doyuracaksın,sen tok ve iyi olacaksın ki,ona iyi bakabilesin."Çok basit haliyle işte bu!

Siz ne kadar huzurluysanız,mutluysanız etrafınız da öyledir.Çocuğunuzu görünce mutlu olmayın,mutlu olun ki çocuğunuz da mutlu olsun.

Herkes hatalarıyla var olur.Kendi hatalarımızla da yüzleşelim.Mükemmel olmayı istemek sadece mutsuzluk getirir.Tabi ki bu kadar iyi şeyleri uygulamaya çalışırken benim de atlayıp,tökezlediğim zamanlar olmuyor mu?
Ama başlamak en güzeli,bütün bunları farkında olmak!Çok şatafatlı sözler edemem,sosyal medyayı yayın organı gibi kullanamam ama değer verdiğim,sevdiğim,saygı duyduğum herkesin yanındayım.Yapı gereği olayları köpürtemem!Gerek de yok zaten.İşte bu sebepten,çok kısadan kestirme 
hepinize iyi seneler.Zaten yukarıdakilerden birşeyler aklımızda kalırsa inanın 2014 hepimiz için daha güzel geçecek!












11 Aralık 2013 Çarşamba

Gripten Oedipus'a

Aslında grip diyorum da, bu hastalık grip mi soğuk algınlığı mı,faranjit mi,laranjit mi nedir? diye de hiç sormuyorum her gittiğimde doktora.
Şu an anne olmam hiç farketmiyor,çocuksuzken de,çocukken de,her dönemde hemen boğazım kaşınmaya başlar,ardından şişer (bu nasıl bir tabir,yerinde bir benzetme mi ona da karar vermiş değilim.) öksürük tıksırık derken,eziyetene dönüşen bir durum oluşur.Bu sene virüs çok sinsi,hiç birşeyiniz yokken birden boğazda yanma,burunda akma ile başlayıp sabaha tuş ediyor insanı :( Yanlız iki seferdir Çınar önce hastalanıyor,sonra bana bulaşıyor.Malum hasta çocuk,koala gibi annenin kucağında geziyor.

Halbuki ben bu seneye hazırlıklı girmiştim. Omega-3ler,D vitaminleri,C vitaminleri alındı falan ama sonuç gene sıklıkla bu boğaz illeti.Ezbere içtiğim antibiyotiklerin de hiçbir şeye yaramadığını fark ettiğimden beri boğazımda o acıyı hisseder hissetmez doktora koşuyorum.İşte bu kronikleşmiş durumun en keyifli yeri burası! Biri size doktora gitmenin keyifli olduğunu mu söyledi? Yanlış okumuyorsunuz,evet dahiliyecime gitmeyi çok seviyorum. Kendisi o kadar birikimli bir insan ki!Burada dikkat insan diyorum,mesleki birikimden zaten çok çok eminim,ama o insan olarak o kadar dolu ki,bir başlıyoruz sohbete,neredeyse iyileşip çıkıyorum :) Öyle güzel bir dosyası var ki, hastasıyla ilgili ince ayrıntıları not almış,doğum tarihleri,meslek,baş parmağa takılan yüzük,vs.bebek nasıl oldu,filan derken çok kısa ama çok derin bir sohbetin içinde bulduk kendimizi.

Anne olmak,erkek çocuk annesi olmak,kız çocuk annesi olmak,gibi söylemlerin içini açtık beraber.Anne olmanın çok başka bir kıyafet olduğunu düşünüyorum hep,onu çıkarıp her şeyden başka bir yere asıyorsunuz.Mesleğiniz,diliniz,dininiz,yaşam tarzınız ne olursa olsun,annelik üstüne giyen her kadına çok yakışıyor ve o anneliği terbiye etmemiz lazım,yoksa çığırından çıkıp sadece onunla dolaşmaya başladık mı da sağlıksız olacağını düşünüyorum.İşte o anne de öyle düşünen ve bunu kendine itiraf edebilen bir anneymiş.Öyle iyi geldi ki onunla bunları ayaküstü de olsa  konuşmak.

Böyle şeyleri, herkesle konuşamıyor ki insan,bu öyle birşey ki herkesin bir doğru bildiği var,ve herkes sana onu öğretmeye çalışıyor.

Aslında bu iş öyle değil.Biraz kendini eleştirmelisin,biraz dizginlemelisin,etrafına anlatmadan önce kendine anlatmalısın anneliği.Bebeği iki yaşına yaklaşan bir anne olarak,onun bebeklikten çıkıp  "toddler" (türkçe karşılığı yeni yürümeye başlayan çocuk demekmiş.) olacak olmasına kendimi hazırlıyorum önce ben.O zaten çok güçlü ve herşeye çok hazır görünüyor.Doğasında büyümek var şu an! Peki bizler buna hazır mıyız? Biz onların büyüdüğünü görmeye,en pozitif şekilde yanlarında olmaya ne kadar hazırız.Annelik kelimesinin altında yatan aşırı endişe,aşırı mükemmeliyetçilik,aşırı korumacılık,aşırı sevgiyi  doğru kullanmayı öğrenirsek,daha mutlu çocuklar yetiştirebileceğimize inanıyorum ben.

Ah o anneliğin içindeki gizli mayınlar!Ben anneyim bencilliği,türlü endişeler benim hakkım,anne olunca anlarsın,elimde değil, gibi şeyleri söylemekten uzak duruyorum.İşte benim doktorum da tam bunlardan bahsetti,terbiye etmeliyiz o içimizdeki içgüdüyü dedi.Doğru dedi,annelik içgüdüsel,ama biz onu önce içimizde şekillendirebilecek donanıma sahibiz.Ve bu donanım inanın bana çocuklarımızı çok daha mutlu ve sağlıklı yetiştirebilecek cinsten.

O bir kız annesi.Söyle de bir parantez açtı,"iyi ki kızım var,eğer erkek annesi olsaydım belki de kendimi bu kadar dizginleyemezdim." 

Freud çok eleştirilir ama biraz Freud okumak lazım arada, çocuklarda  0-3 yaş aralığında kız çocuklar babaya dönük,erkek çocuklar anneye dönük yaşıyor.3-6 yaş arasında da Oedipal dönem varmış.Adını Yunan tanrılarından Oedipustan alıyormuş.Kimmiş bu Oedipus;

Kral Oedipus, Yunan mitolojisinde adı geçen ünlü bir kahramandır. Öyküye göre Oedipus doğduğunda bir kahin, büyüyünce Oedipus'un babasını öldürerek annesi ile evleneceğini bildirir. Bunun üzerine kötü kadere engel olmak için kralın emri ile Oedipus'un ayağına şiş batırılır (Oedipus şiş ayak demektir) ve bir çobandan bebeği dağa bırakarak ölüme terk etmesi istenir. Ancak çoban çocuğu öldürmez ve bir başka ülkenin kralına evlatlık verir. Oedipus büyüyünce falına baktırır ve trajik geleceğini öğrenir. Babası zannettiği kralı öldürmemek için uzaklara kaçar. Ancak gittiği yerde bilmeden gerçek babası olan kralı öldürür ve öz annesi ile evlenir. 


Erkek çocuklarında Oedipal dönem daha uzun sürebiliyor ya da kız çocukları bu dönemden daha kolay geçiş yapabiliyor diyelim.

Bir de anne tarafından bakalım!Şimdi doktorumun söylediğine geri dönelim:Eğer erkek annesi olsaydım,belki de annelik içgüdülerimi daha zor terbiye ederdim.Geleneksel anne modelini zaten şöyle bir kenara koydum,ne tahsilli,ne prof. anneler gördüm oğullarıyla Oedipal bağını koparamamış ve şöyle devam etti,aslında şunu gözlemliyorum,kocası ile arası iyi olmayan ,evlilikleri mutlu olmayan kadınların,erkek çocuklarına zaafiyeti sönümlenmiyor!" dedi.

Hadi bakalım,derinlerden bir yerden güzel bir konu daha! Böyle doktor dostlar başına.







2 Aralık 2013 Pazartesi

Postmodern nedir?

İşin annelik kısmına geçmeden önce "postmodern" bize kendini biraz tanıtmalı diye düşünüyorum.Tam sözlük anlamı "modernden sonra" olsa da,modern dediğimiz şeyin devamı mı bu post-modern,yoksa "sen artık kenara geç dostum" diyen bir akım mı?(buraya derin bir parantez açacak olursam akım olan aslında postmodernizmdir.Daha çok karşımıza edebiyat,mimari,sanat gibi,alanlarda çıksa da "Herkes için postmodernizm" adlı incecik kitabı kurcalamakda fayda var.)



Postmodernizm,aslında kökten modernizmden beslenen ama duruşuyla modernizme çoğu alanda kafa tutan bir akımdır bana göre.Ara sıra şunu hatırlamakta fayda görüyorum: En klişe klasikler,bir zamanlar moderndi!

Yukarıdaki karmakarışık tanımlamalardan da anlayacağınız gibi "postmodern" olgusunu kendi içinde bile çok sadeleştirmek mümkün değil.Kendimi yakın hissettiğim tanımıyla post modernizm,moderni sorunlaştıran,sorgulayan,hatta aşmaya çalışandır.Fakat kendisi,bu kadar keskin kelimelerle tarif edilse de bir çağın açılıp kapanmasını temsil etmez.İşte,annelik de yaşam döngüsünün her çağında var olacak ve anneler hep kendilerinden bir jenerasyon öncesinin postmoderni olacaklar.Nice postmodern annelere...